BAĞIMLILIK
BAĞIMLILIK
Bağımlılık danışmanlığında, alkol ve herhangi bir madde kullanımı bakımından desteğe ihtiyaç duyan bireylere yol göstermeyi hedefleyen bir birimdir. Bağımlılığın ana konuları madde ve alkol kullanımı olarak düşünülsede, fiziksel olarak belirtileri olmadığı için farkedilmeyen, internet, oyun, seks, alışveriş gibi davranışsal bağımlılıklarda bağımlılık alanında değerlendirilip tedavi uygulanmaktadır. Her ne kadar bu bağımlılıklar bireyi fiziksel olarak kendisini etkilesede sosyal hayatını da doğrudan etkilediği için daha sağlıklı sonuçlar elde edebilmek için kişinin yakınlarıda ihtiyaç dahilinde çalışmaya katılabilmektedirler.
TEDAVİ YÖNTEMİ
Bağımlılık yapıcı bir sürü madde vardır. Bu nedenle madde kullanımıyla ilişkili tedavi yöntemleri de çeşitlilik göstermektedir. Madde bağımlılığında kişinin madde dışında birçok sosyal, ekonomik, tıbbi, psikolojik sorunları olmaktadır. En iyi tedavi yöntemi bireysel gereksinimlere göre düzenlenen tedavidir. Bağımlılık danışmanlığı motivasyonel görüşme, kısa psikoterapötik görüşmeler, farkındalık temelli kişiyi geliştirecek uygulamalar, aile ve bireysel terapiler, grup terapileri kliniğimizde kullanılan uygulamalardır.
Tedavinin ana hedefleri içinde kişinin maddeyi bıraktıktan sonra aile ve toplum içinde üretken yaşamına geri dönmesi yer alır. Madde bağımlılığının tedavisi en azından diabet, hipertansiyon, astma gibi diğer kronik hastalıkların tedavisi kadar başarılıdır. Tedavinin kişinin maddeyi bırakması yanında suç işleme ve enfeksiyon bulaşma oranını azalttığı ve çalışmayı artırdığı gösterilmiştir. Ancak tedavinin başarısı temelde bireysel özelliklere dayanmaktadır.
MADDE BAĞIMLILIĞI
Bağımlılık, kullanılan maddenin çeşidinin ne olduğuna bakılmadan, maddeyi kullanan kişinin tedavi amacı gütmeksizin, kullanım hedeflerinde fizyolojik bir kazanım sağlama yoksa, zaman içerisinde de kullanılan maddenin miktarında artması olarak tanımlanabilir. Madde bağımlılığı çağımızın en büyük problemlerinden birisidir. Geçim sıkıntısı ya da yaşam telaşesi içerinde çocuklarına gerekli önceliği tanıyamayan ebeveynler ne yazıkki bazen çocukların nasıl bir arkadaş ortamında ergenlik dönemini geçirdiğini farketmemesine sebep olabiliyor. Çevresinden uyuşturucu maddeyi kolay bir şekilde temin edebilmeside bağımlılığa atılan ilk adımı kolaylaştıran bir unsur oluyor. Herhangi bir maddeye bağımlı olan bireyler maddeye ulaşmak, kullanmak ya da bırakmak için uzun zamanlar harcaması gerekebilir. Bir kereden bir şey olmaz merakıyla başlanılan süreç evrilerek zamanla kendilerini bağımlı oldukları maddeden kurtulmak için çıkış kapısı aramak olarak değişiyor. Maddeye olan düşkünlükleri artan kişilerde mesleki yaşamdan kendini soyutlama, sosyal ortamlarda eskisi kadar bulunamama ve kişisel etkinliklerin yavaş yavaş azalması gözlemlenir. Kullanılan maddenin bırakılması ya da madde kullanımının sıklığının azaltılması durumunda yoksunluk belirtileri görülebilir. Buda bir bağımlı için oldukça zor bir süreçtir. Yoksunluk, hayatını idame edemeyecek kadar yüksek bir dozda yaşadığı fiziksel ve ruhsal bozuklukların tamamıdır. Örnek verecek olursak: Öz kıyım a (intihar) meyilli olma hali, saldırganca davranışlar, öfke ve sinir krizleri, kendini huzursuz ve çaresiz hissetme. Bu ve bunun gibi hisleri yaşamaktan korkan kişiler yoksunluk belirtileriyle yüzleşmemek için maddeyi kullanmaya devam etmekte ısrarcı olurlar. Kısır döngü şeklinde yoksunluktan kaçtıkça kendini çok daha büyük bir yoksunluk içerisinde bulacaktır. Tedaviye olan inançlarını yoksunlukla ne kadar baş etmelerine bağlı olacağından tüketilmeye devam edilen her madde kendi içerisinde yoksunluk getirecek ve kişi istese de istemese de kullanılan maddenin dozunu arttırmak zorunda kalacaktır. Vücudumuza her bakımdan zararlı olan maddenin kronik bir şekilde artarak alımının devam etmesi kişide beyin fonksiyonlarının ve kalbinin iflas etmesine sebep olabilir. Böylelikle acı gerçekle yüzleşmek kalır geriye ÖLÜM..
MADDE KULLANAN KİŞİLERDE OLUŞAN DEĞİŞİMLER;
Bireylerin madde kullandığının anlaşılması için yapılacak en kesin çözüm idrar ve kan testleridir. Bununla beraber madde kullanan kişilerin fiziksel ya da ruhsal belirtileri kişiye göre değişim göstermekle beraber şöyle sıralayabiliriz:
Uykusuzluk
Göz çevresinde ve gözlerde kızarıklık
Ani duygudurum değişikliği
Aşırı sıkıntı (anksiyete ve depresyon)
Bunaltı
Kusma
karında hissedilen kramp oluşumu
Halsizlik
Ataksi
Halisinasyon
Maddeyi kullanan kişi tek başına bırakması imkansız denecek kadar az bir ihtimale sahiptir. Bu sürecin iyi bir şekilde yönetilmesi için uzman kişiler tarafından yardım alması gerekmektedir.
Bu süreçte hastanın kişilik özelliğine göre yatarak ya da ayaktan tedaviye başlanır. Sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için yakınlarının yardımıyla hastanelere bağlı tedavi merkezlerine ve psikiyatri merkezlerine başvurulmalıdır.
Madde kullanımını bıraktıktan sonra oluşabilecek ruhsal sorunları en aza indirgeyebilmek için sürecin takip edilmesi oldukça önemlidir.
- Kişinin tedavi olmayı istemesi ve kendini hazır hissetmesi tedavinin en önemli aşamasıdır. Tedaviye kendini hazır hissetmesini kolaylaştıran en önemli değişim tedaviye olan inancının güçlü olmasında yatmaktadır. Iç motivasyonu yüksek bir şekilde tutup inancını kendi değişimine odaklaması gerekmektedir. Bağımlılığını inkar eden bir kişiyle tedaviye başlanılsada istenilen bir ilerlemeden bahsedilemez. Çünkü halihazırda var olan sorunlarıyla yüzleşmek yerine kaçmayı tercih ederse tedavinin ona karşı bir yarar sağladığını göremeyecektir. Bağımlı birey eğer ilk olarak sorunlarını kabullenerek değişmeyi isterse bu zorlu süreci sabrederek, zamana yayarak, uzman desteği ve sosyal çevresinin yardımıyla atlatabilecektir.
Bağımlı bireyin kabulünden sonraki tedavi sürecini kabaca üç şekilde sıralayabiliriz
− Hastanın toplumdan izole edilmesi
− Madde kullanımının kesilmesi ve yoksunluk sendromunu en hafif şekilde atlatması için sakinleştirici ilaçlar verilmesi böylelikle zamanla vücudundaki maddenin de dışa atımı hedeflenilmektedir.
− Kişinin madde kullanmaya iten, zemin hazırlayan psikolojik ve sosyal problemlerine çözümler bulunmaya çalışılır. Aksi taktirde bağımlılığın tekrardan nüks edebilir. Ve bu istenilmeyen bir durumdur. Bu dönem kişinin hayata bakış açısı kendiyle olan barışık ruh haline göre değişiklik gösterir. Birkaç aya toparlanmada gerçekleşebilir. Yıllarcada sürebilir.
Madde bağımlılığın tedavisinde psikoterapinin yeri oldukça önemlidir. Bağımlı olan bireylerin bağımlı olma nedenleri nasılki değişiklik gösteriyorsa aynı şekilde de tedavi şekilleride birbirinde farklıdır. Her ne kadar aynı maddeyi alıp bağımlılık gösterselerde tedavi için uygulanılacak yöntemler birbirinden farklıdır. Bu yüzden psikoterapide hastaların karakteristik özellikleri ve madde kullanımına bağlı olarak geliştirdikleri psikiyatrik bozukluk göz önünde tutularak bir çerçeve oluşturmak gereklidir.
Bireysel olarak tedaviye başlanılsa da ilerleyen zamanlarda sosyal çevresindeki iletişim temellerinin güçlendirmek adına aile terapisi ve grup terapileri şeklinde ilerleme sağlanılabilir. Böylelikle kişi kendini damgalanmış olarak görmeyecek ve maddi, manevi olarak çevresindeki insanlarla beraber bu süreci kolay ve doğru bir şekilde tamamlamaya çalışacaktır.
Bağımlı olan bireyin tedavisinde destek olan uzmanların hastaya karşı uygulanılacak her adımı tane tane anlatarak onun hastalığının her daim farkında olmasını sağlaması ve tedavisinde ne gibi şeylerin ona iyi geleceğine dair bilinç sağlaması tedavi açısından en önemli kısmıdır. Kişi hastalığını her ne kadar kabul ederek tedavi olmaya karar verse de bu süreçte ve sürecin sonrasında ne gibi güçlüklerin başına geleceğinden tüm şeffaflıkla bahsedilmesi gerekir. Böylece bağımlı birey neyi neden yaptığının daha çok farkında olacak, tedaviye olan inancı güçlenecektir. Bu sebeple hastanın bilinçlendirilmesi oldukça önemlidir.
Madde bağımlısı olan bireylerin iradesi, kendine olan inançları tedavi sürecinde ve sonrasında yavaş yavaş kazanması beklenilmektedir. Bu süre zarfında hayatındaki onu bağımlı olmasına sebep olan olay/olaylar zincirini kendi farkındalığıyla atlatmış olması onun tekrar bir bağımlı adayı olabileceği gerçeğini maalesef değiştirmiyor. Bu sebeple kullandığı maddenin teminin kolayca yapabileceği ortamlardan uzak durması tedavide ve sonrasında oldukça önemlidir. Sosyal hayatında çokça vakit geçirdiği bu ortamlardan uzak durması bazen yetmeyebiliyor. Kendisi tedavi sürecinde iken/ tedavisini tamamlamışsa yakınlarında hala bu maddeyi kullanan bireylerin varlığı kişiyi olumsuz bir şekilde etkileme olanağı sağlayabilir. Bu yüzden kişinin tedavi sürecinde ve sonrasında sosyal çevresinde birtakım değişikliklere gidilmesi hedeflerin arasına konulmalıdır.
Psk. Büşra Dinçer