Türkiye’de Cinsellik
Her ülkenin kendine has örf adetleri, inançları bulunmaktadır. Aynı bizim ülkemizde de olduğu gibi…
Dünyada cinselliğe bakış bölge ve ülkelere göre değişiklik gösterirken, Türkiye cinsel yaşamın doğal bir süreç olduğunu kabul etmekte epey bir gerilerde. Ülkemizde birçok yasaklamalarla baskılanan cinsellik, genel olarak gizli, sınırsız ve çok daha tehlikeli yaşanmakta.
Cinsellik ülkemizde bölgelerine göre, sosyokültürel yapıya göre, eğitime göre değişkenlik göstermekte. Çoğu zaman statü ve maddi olanaklar bile bu konu üzerinde büyük rol oynamaktadır.
Belli bölgelerde, hatta ülkenin geneline yakın bir yüzdesi kızlık zarını (hymen) hala namus göstergesi olarak kabul etmektedir. Bazı hayvan türlerinde de bulunan bu zar Afrika fillerinde cinsel birleşmede değil doğumda bozulmaktadır. Namus olarak algılanması yüzünden, ülkemizde birçok kadının hayatlarını sonlandırmak için sebep olarak sunulmuş bir cehalettir.
Ülkemiz, insan doğasının cinsellikle var olduğunu ve bunun ayrılmaz bir bütün olduğunu kabul etmelidir. Elbette bu bilinçsizlikle değil. Yapılan araştırmalarda dünyada cinsel kimlik ve cinsel yaşam ile ilgili en gelişmiş ülke İsviçre; Cinsel eğitim anaokulunda başlıyor. İsviçrelilerin yüzde 21’i, cinsel yaşamlarını ‘mükemmel’ olarak yorumluyor. Ayrıca vurgulamadan geçemeyeceğim, cinsel istismar ve benzeri suçlar oldukça az. Yasaklar, bilgisizlik, açlık ve eğitimsizlik kötülüğü, bilinmeyeni çekiyor. Kontrolsüz bir nesil ne yaptığını bilmeden savrulurken, yetkililer, ebeveynler ve uzmanlar bunun için adım atmalıdır.
Türk aile yapısının korunması için de gerek erkeğin, gerekse kadının cinsel fizyoloji ve cinsel doyum konusunda yeterince bilgilenmesi gerekli, bu bilgilenme olmadan mutlu ve uyumlu bir birliktelik sürdürebilmek mümkün görünmemektedir! Bugün Türkiye’deki boşanmaların büyük bir çoğunluğu cinsel uyumsuzluk nedeni ile gerçekleşmektedir! Her şeyden önce ‘cinselliğin konuşulmasının ayıp olması’, ‘cinselliğin yorgan altında gizlice yaşanmasının gerektiği’, gibi sorunlu inançlardan kaynaklanan davranış bozukluklarının yıkılması gerek.
Mesleğim gereği oldukça fazla vaka ile terapi uygulamaları yaptım. Ülkemiz için inanılmaz denebilecek eğilimler, yaşamlar, merakla başlayan fetiş davranışlarla karşılaştım. Bilen ve istediği için yaşayanın yanı sıra, denk geldiği merak ettiği için başladığı, sonuçlarının ise ailesini dağılmasına sebep olan danışanlarım oldu.
Ayrıca bu durumun sadece erkeklere sirayet ettiğini düşünen okuyucularıma şimdiden yanıldıklarını bildirmek isterim. Bilgisizlik merak bireyi etkiliyor. Cinsiyet ayırmadan. Bu durum oldukça tehlikeli… Yaklaşan ve hatta yaşanan tehlikenin farkına varılması gerekmekte. Ülkemizde kapalı kapalar arkasında, bilindiği halde bilmezden gelinen çocuk yaşta başlayan cinsel içerikli travmalar, beraberinde sıkıntılı bir cinsel hayata, mutsuz evliliklere sebep olmakta. Aileler buna çözüm aramak yerine örtbas etmeyi tercih etmekte.
Gençlerimizi kurtarmak, bunları değiştirmek elimizde… Eğitim, eğitim, eğitim…
Okullarda “Cinsel Kimlik” eğitimi ile başlamalı süreç, cinsellikte nelere dikkat edilmeli, hastalıklar ve üreme koruma yolları gibi detaylarla bilgilendirmeli gençler, çocuklar. Yemek yemek kadar doğal ve önemli, yaşam desteklerimizden biri olan cinsel hayat için daha hassas ve eğitici bir proje ile toplumu eğitmeliyiz.
Her eve hatta yaş gözetmeksizin her ele gelen internet bu konuda yanlış ve kirli bilgilerle dolu. Toplumu bu kirlilikten korumanın yolu doğruları öğretmek olacaktır. Elele vererek ülkemiz için doğru adımlar atmak elimizde. Umarım daha geç olmadan bu adımı atmak için harekete geçebiliriz.
Psk.Terapist Derya ALAGEYİK